Sanırım sözde "Ergenekon " iddianamesinin sonuçlarının kimlere ve hangi sonuçlara vardığının ilk kitabı. Bir sabah erkenden gelen ev araması ve tutuklanma. Ardından net bir suçlama olmaksızın haftalarca cezaevinde kalmalar. Ve bunların sonucunda kişinin sağlığının bozulup kansere yenik düşmesiyle biten bir yaşam. Kuddisi Okkır ve eşi sabriye Okkır tarafından yazılmış anı türünde bir kitap. İçinde gerçekten ibret verici ve insan olarak utanılacak durumlar var. En çarpıcı örnek ise hiçbir şekilde hareket bile edemeyen kanser hastası olan ve yatağa bağlı olan Kuddusi bey'in hastanede tutuklu olması nedeniyle pranga bağlanmasıdır. Kuddusi Okkır'ın kanser olduğunun haftalarca tanı konulamaması da tek başına devlet adına skandaldır. Devlet hastanesi yetkililerinin Kuddusi bey'in durumuyla ilgilenmedikleri de ayrıca çok vahimdir. Eşi sabriye hanımın verdiği mücadele takdire değer. Dün basından gördüğümüz kadarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu davanın görülmesini kabul etmiştir.
Bu kitabı okuyan insanın üzülmemesi, utanç duymaması, ülkesi hakkında olumlu düşüncelere sahip olması mümkün değildir. Kitabı okurken Kuddusi beyi veya Sabriye hanımı kendi yerinize koyarsanız olayın nasıl kabul edilemez bir durum olduğunu daha iyi anlarsanız. Unutmayın bu hepimizin başına gelebilecek bir olay.
Kitaptan çok sevdiğim kısa bir şiir var Kuddusi Okkır'ın.
Hayat okul.
Dersler
En son ders, son nefes verme
Herkes kendi tezine göre
Son nefesini sunar...
Tiyatro-perde kapanır,ışıklar söner- ortalık aydınlanır.
ScrollFx 10
ScrollFx 9
Sunday, April 26, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment